9 Şubat 2015 Pazartesi

Ayak izlerini takip etmeden...






       İnsanlar ne yazık ki sevdikleri işi yapamıyor. Böyle olmasaydı eğer dünya daha güzel olurdu eminim. Etrafıma bakıyorum da çoğunlukla herkes şikayetçi, tükenmiş ve mutsuz. Pazartesi sendromu diye bir şey var; kabul ediyorum, bizim evde 4 yaşında ki minik de bile olduktan sonra...Ama sonrasında bu sendrom devam ediyorsa yani hafta sonu gelmek bilmiyor ve her sabah ayakların geri geri gidiyorsa bir yerlerde bir sorun var demektir. Çoğu işinden mutsuz kişiler, ya babasının yoğun isteği üzerine doktor oluyor ya da annesini kıramayıp aslında tiyatro okumak isteyip de onun yerine hukuk okuyor ya da resim yapmak isterken kendini masa başında buluyor. Sonuç olarak mutsuz bir doktor ,mutsuz bir avukat, mutsuz bir devlet memuru yanı başımızda. Nedense ebeveynler başaramadığı hayallerini kendi çocuklarının gerçekleştirmesini istiyor ve bundan da garip bir şekilde mutlu oluyorlar. Aslında doktor, avukat, sanatçı...vs olmak isteyip de olamadıysam eğer ve bu aslında benim hayalimse (çocuğumun değil)  ama bu hayalimi gerçekleştiremediysem, bu durumda çocuğum da ben istiyorum diye değil, kendi istiyorsa seçsin bu meslekleri. Çoğu anne-baba kendi yapamadıklarını gerçekleştirmek için çocuğunu fark etmeden zorluyor. "Ben olamadım o olsun!" diye düşünüyorlar. Tamam olsun ama istiyorsa olsun zorlayarak değil. Doğru yönlendirmek çok önemli fakat çocuğumuzu "yeteneklerini keşfederek" yönlendirmemiz onun ileride "mutlu" bir yetişkin olması için daha önemli.

      Bu alanda çalışma yapan psikolog Howard Gardner'ın çoklu zeka kuramı adını verdiği çalışmaları var. Bu kurama göre zeka; dil zekası, mantık-matematik zekası, beden zekası, mekansal zeka, müzik zekası, dışa dönük zeka, içe dönük zeka ve doğal zeka olmak üzere sekiz gruba ayrılıyor. Araştırmalar gösteriyor ki Gardner' a göre bilinenin aksine zeka sadece matematikte ve dilde değil; müzik, spor, sanat, dans, iletişim, doğa, resim gibi zeka bölümleri de var. Ve bu bölümlere de ilgi duyan ve kendini gösterme şansı bulan insanlar gerçek anlamda başarılı oluyor. Herkesin aynı ilgi alanları olmadığı gibi aynı mesleği seçmek durumunda da değil elbet.

       Bence her çocuk belli bir potansiyel ile doğuyor zaten; kimisi diğerine göre daha erken yürüyor ya da geç yürüyen diğerine göre daha erken konuşuyor; ama yine de biz ebeveynler çocuklarımızı kıyaslamadan duramıyoruz. Bende bu hatayı yaptım ne yazık ki!! Demir daha 1 yaşındaydı ama yaşıtı çoğu çocuktan daha fazla kelime biliyordu; fakat kelime haznesin aksine diğer bebeklere kıyasla emeklemeyi hep reddeden bir bebekti. Hiç emeklemedi; ben neden diğer çocuklar gibi emeklemiyor diye düşünürken, direk yürümeye başladı ama enteresan bir şekilde yürümeye başladıktan sonra kafasına estikçe de emekler oldu. Bir yürüyor bir emekliyor o an canı ne isterse yani. Her çocuk emekleyecek diye bir durum yok yani. Kimi çocuk 10 aylıkken konuşmaya başlıyor kimisinin 12 aylıkken çatal kaşık tutabilmek gibi gerekli ince motor becerileri gelişmiş oluyor. Tüm çocuklar farklı gelişimler gösterebiliyor yani.. Tüm çocuklar kendine özgü ve her birinin keşfedilmeyi bekleyen farklı farklı yetenekleri var. Çocuklarımızı bu yetenekleri doğrultusunda yönlendirmeliyiz işte. Demir daha sakin ve gözlemci bir çocuk daha bebekken bile öyleydi sanki. Onu parka ilk götürdüğümüz zamanları hatırlıyorum koşa koşa kaydırağa çıkmazdı mesela önce bir bakar diğer çocukları izlerdi sonra yavaş yavaş alışırdı ortama. Hoplayan zıplayan diğer çocukların aksine bizim ki "olgun bir abi" gibi kalırdı yanlarında, güvende hissettiği an kendini, işte o zaman rahat davranır koşup oynardı. Her çocuk farklı olduğu için bu gerçekten gerçekten hassas bir konu.

     Ebeveyn olarak benim yapmam gereken onu hep desteklemek, yeteneği olduğu alana ilgi duyması için belki biraz motivasyonda önemli tabii.( ilk etapta ilgi duyduğu alanı hobi olarak seçmek istemez ise) Babasıyla yapmamız gereken onu zorlamadan yeteneklerini keşfetmesini sağlamak ve de sonrasında ise tam destek!!!! Zaten zamanla o da bu alanda yetenekli olduğunu fark edecek ve sevecek gibi geliyor. Şimdilik iyi bir gözlemci olmaya çalışıyorum sadece çünkü daha çok küçük.. Bir gün ben Mars a gideceğim diyor diğer gün Legocu olacağım, başka bir gün itfaiyeci ya da inşaatçı olup bina yapacağım diyor.

Demir daha küçükken emziği bırakmaya niyeti olmayınca bir gün ucunu azıcık kestik (emdikçe rahatsız olsun diye) sonra baktı ememiyor tabii zamanla istemez oldu çok şükür!!!!! Üzülmedi dersem yalan olur memenin tadı gitmiş deyip durdu. Sen büyüdün ya o yüzden tadı güzel gelmiyor sana dedim bende. İkna oldu ama!! Ardan bir kaç gün geçti ki büyüyünce ne olacağına karar vermiş bizimki meslek çok ilginç ama "meme doktoru"...Sonra sordum "Niye meme doktoru olmak istiyorsun?" diye. Emziğin tadını geri getirmek içinmiş meğer benim gibi üzülmesin çocuklar demez mi... Bayağı bir süre "meme doktoru" olmak istedi ama benim miniğim.. Gel de gülme şimdi..=)) Ama en çok sevdiği oyuncaları şu an Legoları ve söylemeliyim ki gerçekten çok başarılı..=)) Sevdiği için başarılı zaten!!!! İlerde ne olursa olsun mutlu ve başarılı olması tek dileğimiz.

     Sonuçta ona vakit ayırıp onunla zaman geçirip yeteneklerinin de ne yönde olduğunu anlarsak ilgi alanı yönünde onu yönlendirebiliriz; belki çok iyi dans ediyor ritim duygusu var veya çok iyi yüzüyor ya da resim de çok başarılı ve ressam olmak istiyor. Bir aşçı ya da tiyatrocu da olabilir mesela. Kimi çocuk ise bilim alanında daha yetenekli ya da uzay bilimleri ilgisini çekiyor; kim bilir belki astronot olup uzay çalışmalarında önemli işlere imza atacak. Çocuklarımız başka ayak izlerini takip etmek yerine farklı bir yolda ilerleyip daha farklı bir meslek seçebilirler. Herkes şu ya da bu mesleği seçiyor diye popüler bir meslek yaratmanın anlamı yok! Buna kızıyorum zaten. Çocuğun mesleğinde mutlu ve başarılı  olabilmesi için en büyük etken kendi istediği ve ilgi duyduğu alanda yönlendirilmiş ve de bu konuda da destek görmüş olabilmesi; anca böyle mümkün olur sanırım. Ekonomik şartlar ne yazık ki çoğu zaman buna izin vermiyor. Çocuğun seçtiği mesleği beğenmeyen anne-baba ise çocuğu ciddi anlamda zorluyor. Sanat yönü çok güçlü çocuklar ne yazık ki  ebeveynleri tarafından daha fazla para kazanabilecekleri düşüncesi ile farklı mesleklere yönlendirilirken, zamanla bu yeteneklerini tamamen kaybediyor ve de gerçekten hiç bir alanda başarılı olamıyorlar çünkü mutsuz oluyorlar. Acı gerçek bu işte! Bence önce yapmamız gereken hayal gücü yüksek, ne istediğini bilen çocuklar yetiştirebilmek sonrası daha kolay galiba.


Ayak izlerini takip etmeden, kendi ayak izlerini yaratan; hayal gücü yüksek bilinçli çocuklar yetiştirebilmek dileğiyle!!


*Bu arada tam yazımın sonuna doğru, Demir'im gelip bugünkü yazımı sordu. Konusunu öğrendikten sonra da düşündü düşündü ve bugün de asker olmaya karar verdi!=)) Sen mutlu ol da gerisi boş!!=)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder