29 Aralık 2014 Pazartesi

Yemek sorun olmasın

      

       Yemek olayı genelde her çocuk, ve doğal olarak annesi, arada sırada da babası için sorun olmuştur.(genellikle anneler uğraştığından ama bizim babamız gibi çoğu anne baba artık çocuk yetiştirmede birbirlerine inanılmaz yardımcı. Yaşasın Babalar!!) Tabii ki istisnalar var, bakıp da hayran olmamak elde değil. Genetik faktörler de etkili tabii "Armut dibine düşer". Sağlıksız beslenerek bir çocuğun gerektiğinden fazla kilolu olması elbet iyi bir şey değil ama anne yüreği işte. Tek dileğimiz, tek çabamız sağlıklı ve mutlu olmaları..

        Bitmek bilmeyen yemek yedirme saatleri sonucu bir bakmışsınız daha öğle yemeğini yedireceğim derken akşam olmuş bile.. Bu böyle uzar gider ve sonuç bir anne poposunun bütün gün o sandalyeye yapıştığı ile kalır. Ruh sağlığı olayına hiç girmiyorum bile.. Ben hep şu annelere imrenmişimdir. Yemek hazırlanır (20 dk), çocuk yer (10 dk) evden çıkılır. Ya da anne yemeği yanına alır, gideceğimiz yerde yediririz der ve de öyle yapar. Sorun yok! Ben hiç böyle olamadım. Demir için gerekli ortam hazırlanmalıydı önce, iki lokma yiyecek diye.

       Bizim oğlumuz de yemekle arası pek olmayanlardan. Bebekken çoğu şey daha zordu, inanın gitgide daha kolaylaşıyor. Anaokuluna başladıktan sonra, kendi yemeğini kendi yemesi, ya da ayakkabılarını ve kıyafetlerini  kendi giymesi konusunda çok ilerleme oldu.

      Benim annelere tavsiyem zor da olsa sabırlı olmaları çünkü her şey vakti gelince sorun olmaktan çıkıyor ama yerine yenileri geliyor. Yemek istemediği zamanlar, çok ısrarcı olmamaya çalıştım. "İstemiyorsa yemesin" demek gerçekten çooook zor. Ama inanın o anda o yemeği yedirebilmeniz imkansız, en fazla 2-3 lokma. Zorlamalar hem anne hem de çocuk için çok yıpratıcı olabiliyor. İnanması zor olsa da acıktığı zaman yiyor.


                                        
  
              Benim de, tariflerinden yararlandığım bir kitabı paylaşmak istiyorum. İçinde kolay, pratik ve lezzetli tarifler var.
 
 Kitapta ki tariflere ek olarak, kendi uyguladığım bir tarifim var. Demir'e hala hazırladığım, kendi deyişiyle "muzlu mama" (bebekken öyle dedim, ismi öyle kaldı) gerçekten sevecekleri bir yemek. Muzu ezip yoğurtla karıştırıyorum( süt ile de olur) içine 2 adet ceviz ya da fındık ( ufak parçalar olursa daha iyi) ve son olarak bir kaç bebe bisküvisi de ilave ediyorum, (isteğe bağlı olarak farklı meyveler de konabilir) ve son olarak, malzemeleri iyice karıştırdıktan sonra her şey tamam. Kolaylıkla beğenecekleri çok besleyici bir tarif. Afiyet olsun minikler!
 
 
 

28 Aralık 2014 Pazar

Hoş geldin 2015






        2014 'ün son pazar günü.. Yeni bir yıla girmek; yeni başlangıçlar, yeni umutlar, yeni heyecanlar.. Seneyi pek te keyifli geçirmeyenler her zaman yeni yıl için daha umutlu olurlar. "Bu sene daha güzel olacak, yapamadığım her şeyi bu sene yapacağım." ya da pişmanlıklar ,acı olaylar gibi.. Ben küçüklüğümden beri, nedense biten yılın ardından, yeni yılı aynı sevinç ve mutlulukla karşılasam bile, yine de biten yıl bana bir hüzün verir. O ana kadar olmasa da şu geri sayım başladığı zaman heyecan ve hüznü aynı anda yaşarım. Geçmiş olanın, güzel ya da acı anılar olması fark etmiyor sanırım. İnsan sevinçlerini de acılarını da geçmişte bırakıyor.

        Başta dediğim gibi, bu zamanlar bir duygusal olurum her sene gibi.. Benim ki keyifli bir duygusallık ama seviyorum yani bu halimi. Her yer ışıl ışıl, süslenmiş muhteşem ağaçlar ( bizim evde de bir adet en süslüsünden mevcut, Demir'im ile süsledik ağacımızı tabii ki). Herkes bir umutlu, mutlu.. Demir 2010 eylül doğumlu ,3 aylıktı 2011'e girerken. Saat 12'ye yaklaşırken, minik Demir yatağında uyuyor, olan bitenden habersiz, şimdi soruyor ama "yılbaşı geldi mi ? ne zaman gelecek?" diye. Yılbaşı  yaklaşırken, anaokulun da da etkinlikler fazlalaştı doğal olarak. Yılbaşı süsleri, partiler, hediyeler derken, bizim ki alıştı hediyelere (oyuncakçıların önünden geçmemek için çabalarımız artmış durumda bu aralar).

 Demir: Bak anne bugün okulda noel baba yaptım, ama öğretmenim de yardım etti
 Annesi: Vavvvvv! muhteşem olmuş, aferin benim bıdığıma!=)

         2015'in hepimize, tüm sevdiklerimize ve ülkemize sağIık, mutIuIuk, sevinç,  başarı, bol kazanç, barış ve huzur getirmesi dileğiyle. Bol kahkahalı ve neşe dolu yıIIar!!

27 Aralık 2014 Cumartesi

Miniklere masallar


      Demir daha çok küçüktü ilk kitabını aldığımda, sanırım 5 ya da 6 aylık olabilir belki daha bile küçüktü. Resimlerin yazılardan ön planda olmasına dikkat ettim çünkü ilk başlarda çok çabuk sıkılabiliyorlar. Resimler ne kadar büyük anlatımlı ve renkliyse dikkatleri kolay dağılmıyor. İlk etapta görsel anlatım çok önemli, fakat zamanla yazılar artmaya ve de resimler de biraz küçülmeye başlıyor.
      Benim Demir'e ilk aldığım kitap, Küçük Vak Vak serisi değil ama 3. ya da 4. kitabıdır diyebilirim ama hala severek okuduğum, Demir'imin de hala severek dinlediği bir kitap serisi." Küçük Vak Vak" serisi; anne ördek ve beş yavrusunun, birbirinden zevkli hikayelerini anlatıyor. Çok küçükken bile alıp severek okuyabileceğiniz gerçekten keyifli bir seri. Başta bahsettiğim gibi hem görsel anlatımı hem de seçtiği konular ile miniklerin uyku saatlerinin vazgeçilmezleri...
 
 
 
 
   Küçük Vak Vak  Haydi Beni Bul
 
 
 
     Saklambaç zamanı! Anne ördek sayıyor, yavrular saklanıyor. Küçük vak vak öyle bir buluyor ki...

 
 

    Küçük Vak Vak  Yeni Arkadaş

   
 
 

 Yavru ördekler suda oynarken minik bir kurbağa onlara katılmak istiyor. Onlardan farklı bu yeni      arkadaşı acaba aralarına alacaklar mı?
 
 
 
     Küçük Vak Vak Uyku Zamanı
 
 
 

 
     Karanlık gecede, küçük yavrular bir türlü uyuyamıyorlar. Hışırtılar ve gölgeler..
   Korktukları canavar acaba gerçek mi?   
 
                                                                                            
 
 
Küçük Vak Vak 1-2-3    Küçük Vak Vak zıt kavramlar
 

 

 


            Küçük Vak Vak ve kardeşi ile 1'den 5'e kadar saymayı ve zıt kavramları öğrenelim mi?
 
     keyifli okumalar..
 
                                                      

 

 
 

26 Aralık 2014 Cuma

Canım Annem'e..

                                                   
       
                                                       
 
 Sen'den sonra....
 
     Kimse kolay olacak dememişti evet ama öyle zamanlar oldu ki çıldırmadıysam yok daha da çıldırmam dediğim çok oldu. Kendim istedim ne yalan söyleyeyim "ben oğluma kendim bakacağım, onunla doyasıya vakit geçirip her türlü bakımıyla kendim ilgileneceğim, işe yetişme telaşım sıkıntım olmasın" bu düşüncem hamileliğimin sonuna kadar da böyleydi. Ama öyle kolay olmuyor işte. Bir annenin yanında sürekli yardımcısı yoksa her şey gerçekten çok zor. Sağolsun canım annem, babam, kardeşim, eşim, annesi, babası ve tüm sevdiklerim her zaman yanımdaydı ama yine de yalnızsın işte!! (lohusalık depresyonu diye bir şey varmış gerçi ben inanmıyordum ama).
 
      Yani sonuç olarak ben zamanla her şeyi özler oldum. Aslında ciddi anlamda sıkıldım, iş hayatını, koşturmaları, projeleri özledim. Tasarımcı üretmeden duramaz sıkılır, işi bu. İşin aslı üretememek beni yordu!! Demir'in her şeyi ile kendim ilgilendim. Mutlu bir çocuk yetiştirmeye çalıştım ve gerçekten biraz da olsun başarabildiğimi düşünüyorum. Her zaman geçerli olan bir sözü çok severim "mutlu anne mutlu çocuk". Bu arada yemek olayına girmeden olmaz=) Bana çocuğunun nasıl yemek yediğini; iştahlı mı yoksa bizim ki gibi mi söyle, sana ruh halinin sağlıklı olup olmadığını söyleyeyim.. bu kadar net!! Aslında emzirme konusunda hiç sıkıntım olmadı, 9 ay emdi ama belliydi kendi bıraktı emmek istemedi, ne kadar uğraşsam da istemedi işte!!=( O beni bıraktı da, ben onu zor bıraktım o dönem. Benim minik oğlum da zor yemek yiyen bir bebekti hala da iştahlı bir çocuk olduğunu söyleyemem ama yemek olayı acayip zorladı. Yeter ki iki lokma yesin diye soytarılık diz boyu. Aaaaaaaa! lütfen bu arada da her kafadan bir ses.. Annelerdir kesin diye düşünmemek elde değil zira benim canım annem her zaman her anımda yanımızdaydı tabii ki de, eşimin annesi de.. ama dediğim gibi benim canım bir tanecik annem ( bu arada Demir ilk torun ilk bebek ) Demir'i inanılmaz çok seviyor doğal olarak ama ilk zamanlar ben sadece izleyici koltuğunda annemi izler oldum. Şöyle ki banyo sonrası ayakta dikilip valla onları seyrederdim çünkü annem üşümesinden ne kadar korkuyorsa artık siz düşünün; iki saniyede bebeği giydirme rekoru kırıyor ve bana sürekli "sen yavaş giydirirsin ben biliyorum çabuk çabuk olacaksın, üşür bu çocuk üşür" diye öğütler veriyordu. Aslında annem ile ilgili anlatılacak çok şey var ama önce izin gerekli malum!! Ama bir gerçek var ki gerçekten hasta olmadı.
 
       İşte böyle işkence mi çekiyoruz yemek mi yediriyoruz ya da "yok yok gerçekten sabrım deneniyor şu an sakin olmalıyım, derin nefes derin nefes!!" derken günler geçiyormuş. Bana derlerdi ki "bak bu günlerin kıymetini bil, çok çabuk geçiyor günler, bir bakmışsın ki kocaman oğlan olmuş" bende içimden derdim ki valla nasıl geçecek bu günler, kara kara düşünürdüm (yemek yedirme seanslarından bir tanesinde ki ruh halim).Hiç aklıma gelmezdi ki geçen gün asansörde Demir ile beklerken, yanımıza bebek arabasıyla bir kadın geldi. Baktım minicik bir bebek uyuyor sıcacık. Bizim ki tabii "ben bascam ben bascam" diye bağırıyor. Kadın da demez mi "ayyy ne güzel, kaç yaşında? ben de görücekmiyim bu günleri?? ben de oradan aynen "vakit çok çabuk geçiyor inanın daha çok güzel günlerini göreceğiz inşallah" demişim, valla böyle dedim hatırlıyorum ve bayağı da bilinçli dedim yani! şok!! Bu annelik tuhaf şey aslında bazı zamanlar bir sevgi kelebeğine dönüştürüyor insanı bazen de şu masallarda ağzından ateş çıkaran ejderha, ama ortası olmak en sağlıklısı sanırım.. Fikir vereni çok "yok şöyle yapma böyle yap, yok aaaaa!! sen böyle mi yapıyorsun ben olsam böyle yapardım" diyenler bazılarının daha çocuğu yok!!!=). Herkesin bir fikri var yani. Anne olmak dünyanın en zor ve aynı zamanda en muhteşem duygusu .Unutmadan "anne olduktan sonra anlarsın annenin kıymetini" klişesine anne olmadan önce az da olsa katılıp anne olduktan sonra altına imzamı atarım!! Eve yeni gelen bebekle dünyan altüst olur ama hayat eskisinden daha da güzel olur.
 
 
canım annem'e
seni çok seviyorum

25 Aralık 2014 Perşembe




 
 
Herkese merhaba,

       Nerden nasıl başlanır bir yandan düşünürken bir yandan da yazıyorum sanırım. Ben 4 yaşında Demir adında bir oğlu olan tasarımcı bir anneyim!! Teknik anlamda meslek hayatıma devam edemedim. Demir doğduğunda bir iç mimarlık tasarım ofisim vardı. Ama ben minik bebeğimle ilgilenmeyi seçip iş hayatına ara verip sonra dönemeyenlerdenim. Ne yalan söyleyeyim zaman zaman çok zorlandığım, üstesinden gelemediğim çok şey oldu. Ama şimdi geriye dönüp baktığımda hep güzel anılar var. Demir'im büyüdüğü için kendime mesleki anlamda da zaman ayırır oldum. Tasarım hayatımın her alanında olmalı tabii ki annelik birinci sırada!!=)  Bu keyifli bazen sabır ölçmeli çoğu zaman kahkahalı zaman zaman sinir patlamaları olan muhteşem maceramız boyunca da  her zaman yanımızda olan her konuda destekçimiz canımız babamız her şeyimiz iyi ki varsın!!
        Demir'im daha çok küçükken  zaman zaman düşünüyordum benim bir blogum olmalı diye. Doğru zaman bu zamanmış. Zaman zaman annelik ile yazılar paylaşacak olsam da bu blog çoğunlukla bir çocuk kitabı yani masal kitapları ile yazılar yazıp paylaşım yapacağım bir blog. İsminden de anlaşılacağı gibi "Anne bana sen oku" Demir ile seçtiğimiz masal kitaplarımız,annelere kitap tavsiyelerimiz ve başka başka bir sürü maceramız. Eminim ki benim gibi başka annelerde uyumadan önce duydukları şey "Anne bana sen oku"..... 




Mutlu anneler, mutlu çocuklar..

Görüşmek üzere..