23 Şubat 2015 Pazartesi

Hoşgeldin 4 yaş sendromu!!





      Sonunda atlattık şu 2 yaş sendromunu derken bir baktık ki kendimizi 3 yaş sendromunun içinde bulduk. 4 yaş sendromu ise yanı başımızda!! Uzmanlar bu dönemlerde yaşanan sıkıntıların neyse ki dönemsel olup, gelip geçici olduğunu savunurken bir yandan da bu duygu durum değişikliklerine bir isim bulmayı uygun görmüşler anlaşılan.. Örneğin iki yaş için "Terrible two"  diye adlandırılan bu dönemi çoğu çocuk yaşamıştır eminim. Onunla birlikte anne-babalar da tabii ki!! Bu dönem aslında çocuğun bir birey olduğunu ispatlama savaşı gibi. Sinirlilik, inatlaşma, ağlama nöbetleri, öfke nöbetleri, huysuzluk, inatçılık.. say say bitmez!!=) Kimi ebeveynler bu dönemi gerçekten daha zor atlatırken kimileri de "Öyle bir sendrom mu varmış?" diyebiliyor. Şans mıdır artık bilemem! Biz kendi yaşadığımız zorlukları düşününce ne çok zor geçirdik bu dönemi ne de nasıl geldi geçti anlamadık diyebiliyorum. Orta seviyedeydi sanırım bizimkisi..=) Sonrasında gelen 3 yaş sendromuna benim bulduğum bir isim var "Incredible three". Henüz bu döneme bir isim bulunmuş değil; belki de yaşanan bazı sıkıntıların hala devam etmesi (biraz artarak hatta) durumunda, bu ismi kendim uydurdum öyle ki durumu özetler nitelikte!! "İki yaş sendromu da neymiş sen bir de üç yaşı gör" istersen!!

       Okumakta biraz geç kaldığım çokkkkk güzel bir kitap var!! Dr. Harvey Karp'ın "Mahallenin En Mutlu Yumurcağı" kitabı. Kendime kızıyorum aslında bu kitabı tam da bu dönemler de okumalıymışım diye zira ağırlıklı olarak 1-4 yaş çocuk gelişimi hakkında teknikler sunuyor. Bir anda ağlamaya başlayan ve o anda neden sakinleştiremediğimizi düşündüğümüz yumurcakları sakinleştirmede şaşırtıcı yöntemleri var. Kitabın yarısındayım şu an ama çok beğendiğimi söylemeliyim. Gerçekten işe yarıyor sanırım!!=) Çünkü ebeveynlerin deneyimlerini, yaşanan sıkıntılı süreci ve olumlu sonuçlarını da aktarıyor zaman zaman. Dünyayı onların gözlerinden görmeye başlayınca işler daha kolaylaşıyor aslında,biraz "empati".. İşin sırrı bu!!

    Demir'im de bu son zamanlar "4 yaş sendromu" içinde diyebilirim. Bu içinde bulunduğumuz yeni sendromumuz ise" by myself  four" Yeni bir sendrom ile karşı karşıyayız anlayacağınız. Mızmızlıklar falan azalmış durumda ama bunun yanında "benim dediğim olsun" diye direnmeye başladığı zamanların gitgide artıyor olması bayağı yıpratıcı. Ve işin en can sıkıcı ve yorucu kısmı ise bu direnen, dediğim dedik, inatçı olduğu zamanların  fazlaca zamanımızı ve enerjimizi alıyor olması, an geliyor tükeniyorum ve doğal olarak tahammül sınırlarımı zorluyor resmen. Bazen de hemen karamsarlığa kapılıp "Beceremiyorum ben bu işi galiba" düşüncesine yeniliyorum hemen. =(

      Bu dönemin en belirgin özelliği ise "BEN KENDİM YAPARIM" cümlesinin sınırsız kullanımı şöyle ki aklınıza gelebilecek her şeyi kendi yapmak ister oldu bu son zamanlarda. Okula gidiyor olmasının da burada büyük payı var elbet. Orada çok şey öğreniyor elbette. Mesela kendi kıyafetlerini kendi giymek istiyor şu bir kaç gündür "Sen yardım etme anne.. Sakınnn!! Ben kendim giycem pantolonumu" derken o çabalamasını izlemeye bayılıyorum. Pantolonun orasını burasını çekiştiriyor giymeye çalışırken zıp zıp zıplıyor bir yandan da yukarıya çekerken =) Doğru şekilde giyiniyor artık üstelik yardımsız!!=) Bir yandan da gurur duyuyorum oğlumla. Sen ne zaman büyüdün kendin giyinecek kadar diye düşünüp duygulanıyorum!! Bu tip duyguların hepsini aynı anda yaşayabilen kişiye "anne" denir işte!!


 
 
     Evden çıkarken malum hava şartlarında dolayı kat kat giyinmek durumundayız. Off!! tam işkence diye buna denir. Palto-bere-atkı-eldiven dörtlüsünden biri eksik olmasın, aman!! üşümesin hasta olmasın diye çırpınıyoruz resmen babamızla!! Kışın kat kat lahana gibi giyinmek yoruyor adeta. Paltosunun fermuar kısmı bayağı zorluyor ama -ben bile zorlanıyorum yaparken takılıyor bir şekilde delirmemek elde değil- hala pes etmedi ama; işin kötü tarafı asla yardım kabul etmiyor olması!!=((  "Kendim yapacağım ben bebek değilim" derken çok ciddi kaşlar hemen çatılıyor!!! "Demir'im anneler her zaman birazcık da olsa yardım edebilir, ne güzel giydin bak tabii ki bebek değilsin" dediğimde "minicik"!! bir yardımı kabul ediyor neyse ki. Offff!! hele ki bir şeyi tam istediği gibi yapamasın "Ben bebeğim yapamadım işte" diye ağlıyor bazen de. Gel de çık işin içinden!!

    Saatlerce konuşuyorum bazen düşüncesinin yanlış olduğunu anlatmak için. Mükemmeliyetçi bir yapısı var ama ben bu düşüncenin pek de sağlıklı olmadığını düşünüyorum. Kendini üzüyor başka bir şey değil yani!! Hemen ilk denemesinde başarılı olmak istiyor; başarısızlığa tahammülü yok kızıyor, bağırıyor.( Kime çekmiş acaba?? diyeceğim ama maalesef ben kim olduğunu biliyorum!!) Değiştirmek istediğim tek özelliğim bu olsa gerek!!

     Her çocuk ve aile farklı; bunu kabul ettim. Böyle olunca da her çocuğun davranışı karakteri doğrultusunda veya yetiştirilme tarzı doğrultusunda birbirinden farklı olabiliyor ama genel olarak gördüğüm bir şey var ki bu yaş grubunun ortak özelliği olsa gerek "BEN KENDİM YAPARIM" tarzında cümleleri çok kullanıyorlar. 4 yaş civari çoğu çocuk diş fırçalama, giyinme, ayakkabı bağlama gibi eylemleri, anne babanın ufak yardımlarıyla başarabiliyorlar. 4 yaş sendromu da böyle birşeymiş anlaşılan..=))


Demir: Ben kendim yapacağım anne sen bana çok az yardım edersin tamam mı?
Annesi: Tamam benim canım oğlum..=)


Bebeğim, minik oğlum büyüyor ve buna şahit olmak beni çokkkkkk mutlu ediyor, heyecanlandırıyor ve duygulandırıyor.=))


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder