Anne ve çocuk konuları hakkında her türlü bilgiyi, yazıyı ve araştırmayı okumayı seviyorum. Biraz önce, takip ettiğim bir kaç web sitesine bakarken şaşırtıcı bir başlık ilgimi çekti. "No Kid - Çocuk Yapmamak İçin 40 Neden". Belki birçok anne- babayı veya adaylarını kızdırabilecek bir konu. İlginçtir ki kitabın yazarı da bir anne!! Paris Siyasal Bilgiler Enstitüsü mezunu, Uluslararası İlişkiler ve İktisat alanlarında master yapmış, psikanaliz doktoru; kitapları 30 dile çevrilen, iki çocuk annesi yazar Corinne Maier dünyadaki tüm kadınları uyarıyor, ne mi diyor; No Kid!
Hem bir anne olup hem de bu sonuca varmasının altında yatan nedenleri merak ettim doğrusu. Tamam kabul ediyorum, "çocuktan önce ve sonra" diye bir hayat mevcut. Hepimiz arada avazımız çıktığı kadar bağırıp çıldırmanın sınırlarına geliyoruz. Anneysen eğer geliyorsundur hiç kaçarın yok!! Yine de bu kadar iddialı bir cümle aklıma gelmedi desem; hatta bana biraz moral bozucu geldi. "Çocuk Yapmamak İçin 40 Neden" neymiş?? Benim gibi nedenlerini merak edenlere buyrun nedenlerden bazıları..
- Doğum tam bir işkencedir. Çoğu zaman saatler, bazen de 1 gün sürer. Kan, acı ve yorgunluktan başka bir şey değil! Doğum, “hayatımın en mutlu anıydı!” diyen kadınlar yalan söylüyor.
Evet doğru kabul ediyorum; doğum olayı gerçekten çoğu anne adayı için çok zor bir tecrübe ama dünyaya senin bir parçan olan bir varlık geliyor; kolay olmasını beklemek de tam saçmalık. Kadın her türlü sıkıntıya ve acıya rağmen o kadar güçlü ki zaten öyle yaratılmışız. Bebeği, leyleklerin getirmesini beklemek de bayağı bir kolaya kaçmak olmaz mıydı?? =)
- Çift İçin Veda Çanları Çalıyor! Çocukların gelişiyle sekse veda edebilirsiniz. Çocuk yetiştirmek bir savaş ve siz bu savaşın ortasında eskisi gibi seksi ve hayat dolu olmayacaksınız.
Hımmmm!!! Hamilelik tam bir balayıdır, orası kesin!!=) Herkes özellikle de baba adayımız,anne adayının etrafında pervane olur; ee! kolay değil, bir can taşıyor hem de kendi canından kanından! Hal böyle olunca çoğu anne-baba adayı birer sevgi kelebeği gibi dolaşırlar etrafta. El ele, göz göze hamilelik fotoğrafları ( kabul, bizde yaptık oradan biliyorum ), baba fotoğrafın birinde illa ki eşinin karnını öper, kalplar yapılır falan filan..=) Sonrasında işte hazırlıklar, koşturmalar derken minik bebişin doğumuyla birlikte çekirdek aile tamamlanmıştır artık. Kısacık bir uykuya hasret günler de başlamıştır.. Anne baba olmak büyük sorumluluk ister. Bu koşuşturma içinde çoğunlukla yorgunluk ve uykusuzluktan ya da bebek nedeniyle çıkan tartışmalar oluyor. "Acıktı mı? Yoksa gazı mı var?? Allah'ım neden bu kadar çok ağlıyor???".. Herkes yaşamıştır bu sorunları; gece olur bebek uyur, romantik bir gece yaratmaya çalışırken ( yorgunluktan bayılacak olmana rağmen, son bir güçle) babayı çoktan uyumuş bulursun!!! Kaçınılmaz son! Romantik anlar bir süre rafa kaldırılır doğru ama bu bir "veda" değildir! =)
- Evin Annesi Haline Gelmek, Ne Korkunç!
Evin annesi olmak büyük görev, kendi annemi görüp de onun gibi olabilecek miyim diye düşünüp karamsarlığa düştüğüm çok oldu, hala da oluyor!! Yazar, "eğlenceli hayata, tüm gece deliksiz uykuya, sabah şekerlemelerine ve son dakika planlarına artık vakit yok. Doğum sonrası depresyon, öncesinde yaşadığınız hayatın kaybından duyulan modern hastalıktır." dese de ilk zamanlar zorlandığın ve problem olabilecek her şey için endişelenmeyi bırakıp yeni bebekli hayatına alışıyorsun. Depresyon dersen zamanla "o da neymiş" diyeceğin bir hastalık oluveriyor. Evet bizim hala sabah şekerlemelerimiz ya da son dakika planlarımız yok ama dünyalara değişmeyeceğimiz Demir'imiz var yetmez mi?? Yeni anne olduğum zamanlar, kendime aynada bakıp "Bu da kim?" dediğim zamanlar çok oldu; bu düşünceler genelde Demir'in sabahları ağlamasıyla uyandığım ve üstüme bakmadan giydiğim klasik gri eşofmanlarımın içindeyken başıma geliyordu.. Bu tombik, bir o kadar da huysuz yeni anneyi tanıyanınız var mı?? Bana kalırsa, yemek mönülü pantolonlarımdan kusmuklu t-shirtlerime ya da " duş almak istiyordum ama banyo neredeydi acaba? tarzında söylemlerimden, kokuşmuş ve de korkunç yorgun görüntüme kadar bitmiş bir haldeyken, ilginç bir şekilde evde ki iki erkeğime yine de güzel görünmeyi başardım ya benden mutlusu yok!! Evin annesi haline gelmek korkunç mu dediniz, işte bu yüzden muhteşemmiş!! =)
- Ev, İş, Çocuk... Almayayım Teşekkürler! Kariyerini sürdürmek isteyen kadın kendisini suçlu hisseder. Sorumluluk duygusuyla yaptığı anneliği de yeterli bulmaz. Sabah erkenden çocuğu kreşe bıraktığında hissettiği rahatlama duygusu da suçlu hissettirir.
Bu konu annelerin ciddi anlamda etkilendiği bir konu. Kariyer mi? Çocuk mu? Doğum sonrası işe geri dönen anne için alışma süreci gerçekten zor. Bebek içinde zor olduğunu düşünürsek çoğu anne bu süreçte kendini ve anneliğini sorgular oluyor. "Bebeğim için iyi bir anne değil miyim?" gibi düşünceler yerleşmeye başladıysa annenin yüreğine bu süreç çok ama çok yıpratıcı olabiliyor. Ben yaşamadım bu duyguyu evet ama tahmin edebiliyorum. Çalışan bir annenin çocuğu olarak onun yanında olmak istediğim zamanlar oluyordu ama bu duygular büyüdükçe değişiyor şöyle ki kabullenip alışıyorsun diyelim. Çocukluk döneminde çocuk annesini yanında istiyor elbet; bu onun en doğal hakkı ama günümüzde şartlar annenin de çalışmasını gerektiriyor ayrıca her şeyi geçtim kadınların kendileri için meslek sahibi olup çalışma hayatında yer almaları gerekiyor. Durum böyle olunca inanın çocuk zamanla çalışan bir annesi olduğunu kabul edip buna alışıyor.( bunu ben küçükken kendim yaşadım oradan biliyorum ) =))
- Dünyadaki çocuk sayısı çok fazla; 2030 yılında nüfus 8 milyarı bulacak. Zengin bir ülkede çocuk sahibi olmak yurttaşlığa yakışmaz. En çok çocuğa sahip olanlar yoksullar. Devlet çocuk sahibi olmayanlara yardım etmeli. Daha az kalabalık, daha az işsizlik, daha az rekabet en iyisi.
- Yaşamın üremekle ve ekmeğini kazanmakla sınırlı olduğu toplumlar hayallerinden yoksun ve geleceksiz bir toplumdur. Hayatın anlamı sorusuna üreyerek yanıt vermek, soruyu sonraki nesillere aktarmak ve çocuklara ağır bir yük bırakmaktır.
Nedenler böyle uzar gider...Yazara göre tartışma yaratacak kadar farklı nedenlerde var. Herkesin bu konuda bakış açısı farklı olabilir. Bu kitabı elbette çocuk isteyip de kararsız kalanlara tavsiye etmiyorum bu kadar negatif düşünceye, herkese, her şeye rağmen bu muhteşem duyguyu tatmalarını diliyorum.... Soğuk suya alışa alışa girilmiyor, çivileme atla gitsin!!!!
Büyüklerimiz, çocuk için evin neşesi derdi şimdi ne demek istediklerini yürekten anlıyorum =)